TDK'ya göre tevazu; alçak gönüllü, kendi değerini olduğundan aşağı gösteren, başkalarını küçük görmeyen, büyüklenmeyen (kimse) anlamına gelir. Düşünce özgürlüğü perspektifinde ben bilirimciliğin, humanizim başlığı altında bana dokunmayan yılan bin yaşasıncılığın kısacası ben merkezciliğin bunca arttığı günümüzde tevazu üzerine yapılan araştırmalar oldukça kısıtlıdır. Kişilik yapısı ve oluşumu, bireyin gelişimi ve çocuk eğitimi gibi konularda unutulmuş belki de hiç hatırlanmamış, akıllara dahi gelmemiş bir kavramdır tevazu.
Psikolojinin tevazu kavramına olan ilgisizliği gerek trend psikolojinin din, erdem, ahlak gibi konularla ilgilenmemesi (Tangney; 2002) gerekse ortak bir tanım oluşturmanın ve mütevaziliği ölçmenin zorluğundan kaynaklanır. Tüm bunlara rağmen psikoloji yeni yeni tevazu ile ilgilenmeye başlamıştır. Araştırmacılar tarafından yapılan çeşitli tanımlar şu şekildedir: tevazu; kişinin kendini gerçekçi bir şekilde değerlendirebilmesi, yüce ve aşkın bir varlık karşısında aciz hissedebilmesi, geniş bir bütünün çok küçük bir parçası olduğunu görebilmesi, kendi benliğini unutması, insanların ve diğer canlıların kıymetini bilmesidir. Tevazu bireyin kendisini olduğundan küçük görmesi veya yetersiz hissetmesi değildir. Aksine kişinin kendi yeteneklerinin farkında olması bununla birlikte herkesin yetenekli ve değerli olduğunun bilincinde olması ve değerlerle çevrili bu dünyada sistemin küçük bir çarkı olduğunu idrak etmesidir.
İslam dinine baktığımızda gerek tasavvufta ilerlemenin gerek Kamil bir mümin olabilmenin yolunun ancak ve ancak mütevazilik ile olabileceği görülür. Tevazu yolun ilk adımı olmakla birlikte yol boyunca süre gelen bir imtihandır. Peygamber Efendimiz sallalahu aleyhi vesellem: "Kalbinde zerre kadar kibir olan Cennete giremez." (Müslim) buyurarak tevazunun zıddı olan kibrin afetini haber vermektedir. Dehşet verici bu afetten kaçınabilmenin şartı bireyin benlik iddiasından vazgeçmesi, aciz bir kuldan fazlası olmadığını idrak etmesi ve Müslüman (teslim olan) olmasıdır. İslam dininde tevazunun nasıl tanımlandığını anlamanın en güzel yollarından biri de hak dostlarının gönle ferahlık veren sözlerini ve dualarını incelemektir. Hazreti Mevlana: "Ben kul oldum, kul oldum, kul oldum. Ben aciz kul, kulluğumu ifa edemediğimden utandım ve başımı önüme eğdim. Her köle azad edilince sevinir. İlahi! Ben ise Sana kul-köle olduğum için sevindim."; Peygamber torunu Hazreti Hasan radiallahu anh ise duasında içli içli ağlayarak "Ya Rabbi! Senin küçük ve zayıf kulun kapına geldi. Allah'ım aciz hizmetçin kapına geldi. Ya Rabbi! Dilencin kapına geldi, Sen'in yoksulun kapına geldi!" diyerek kulluğun bir hiçlik, yokluk makamı olduğunu ve gerçek tevazunun ancak kul olabilmekle mümkün olduğunu gözler önüne sermektedir. Fudayl bin Iyaz rahmetullahi aleyh "Tevazu; ister cahilden, ister çocuktan olsun, doğru ve gerçeği duyduğun vakit, ona boyun büküp onu kabul etmendir."; Hasan-ı Basri Hazretleri ise "Tevazu, karşılaştığın her Müslümanın senden üstün olduğunu kabul etmendir." buyurarak tevazuyu öz ve derin bir incelikle tanımlamaktadır.
İslam sadece sözlerle değil fiillerle de mütevazi olmayı emreder. Konuşmadan yürümeye her daim tevazu elbisesini giyinmeyi emreder. Tevazu sahibi olmanın insana kazandırdıklarını Mevlana Hazretleri şöyle izah eder: "Kılıç, boynu olanın boynunu keser... Gölge, yerlere döşenmiş olduğundan hiçbir kılıç darbesi onu yaralamaya muvaffak olamaz.","Tevazu sebebiyle sûretâ alçalsan bile, Allah senin gözlerine, doğru görmek basiretini ihsan eder..."; İmam Şarani ise "Bir manevi mecliste en çok istifade eden, orada en çok tevazu ve mahviyet gösterendir. Çünkü rahmet-i ilahi daima fakirü'l-meşreb, mütevazı kimselerin gönlüne nüzul eder. Görmüyor muyuz ki, yağmur suları bile daima çukurlar ve ovalarda toplanıyor, derelerde akıyor." diyerek tevazunun bir alçalarak yükselme hali olduğunu açıklamıştır.
Yapılan araştırmalar tevazunun bireyin bencilce eğilimlerini yonttuğunu, mütevazi insanların sevgi ve şükran gibi olumlu duyguları daha fazla; güvensizlik, utanç, güçsüzlük ve depresiflik gibi olumsuz duyguları daha az hissettiğini; mütevazi olmanın gerek birey gerekse toplum perspektifinde olumlu algılandığını ve faydalı olduğunu göstermektedir.
Kaynakça:
Topbaş, O.N. (2015). Hak dostlarının örnek ahlakından. İstanbul:Erkam Yayınları
Saygın, Y. (2014). Üniversite öğrencilerinin tevazu düzeylerinin denetim odağı ve kişilik özellikleri açısından incelenmesi. Yayımlanmamış Doktora Tezi, Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Konya.
Yücel, E. ve Aslantürk, K. (2019). "Kendini unutmak:Psikoloji araştırmalarında tevazu." Psikoloji Araştırmaları, 39(1), 209-243.
-SİYAHKALEM-