Omurga insan vücudu için çok önemlidir çünkü yürümemizde, el ve kol hareketlerimizi kullanmamızda yardımcı olur. Yani insanın vücut
hareketleri omurga kaynaklıdır. “Görünmeyen
omurgayız aslında” diyor Senai Demirci. Neden omurgayı anlatarak başladığımı ileride
daha iyi anlayacaksınız.
Salavat Arapça’da Salât kelimesinin çoğuludur. Salât’ın anlamı ise; NAMAZ, dua,
rahmet, SÜTUN, DİREK ve OMURGAdır. Namaz kelimesi ise Farsçadan
dilimize geçmiş bir kelimedir.
Şimdi biraz daha derine inelim. Salât’ın anlamını öğrendikten sonra
çok güzel oturuyor parçalar yerine ve "Namaz Dinin Direğidir" cümlesi daha çok anlam kazanıyor. Mesela namazda ayakta durmayı ifade eden kıyam, omurganın yardımıyla meydana gelir. Bir örnekle daha detaylı açıklayalım; sütun bir şey taşımadığında anlamını kaybeder. Bir bina yapılırken ana unsurlar sütunlar ve kirişlerdir. Sütunlar dikeydir, kirişler ise yatay ve yine kirişleri sütunlar taşır. Eğer sütunlar yoksa bina yıkılır. Aynı o şekilde hayatında eğer namaz yoksa insan hayatının gerçek anlamını bulamaz. Çünkü yukarıda gördüğümüz gibi salât’ın anlamlarından biri de sütundur. Bu gerçekten çok anlamlı ve biraz düşünmek isteyen bir insana şunu demek istemekte: Nasıl bir bina sütunsuz ayakta duramazsa insan da namazsız ayakta duramaz.
Hz. Şuayb (a.s) namazı hayatın omurgası olarak yaşıyordu. Hz.
Şuayb’ın peygamber olarak gönderildiği Medyen halkı pek çok farklı yöntem
kullanarak ticarette hile yapmalarıyla biliniyor. Hz. Şuayb onları uyarıyordu
ama onlar anlamak istemiyorlardı. Hz. Şuayb’ın onlardan bir farkı vardı: namaz! Öyle bir hayatına geçirmişti ki namazı, halkı onun onlardan daha farklı
olduğunu görebiliyordu ama nedenini bilemiyorlardı ve öğrendikten sonra, "Dediler
ki: Ey Şuayb, atalarımızın taptığı şeyleri bırakmamızı ya da mallarımız
konusunda dilediğimiz gibi davranmaktan vazgeçmemizi senin namazın mı
emrediyor? Çünkü sen, gerçekte yumuşak huylu, aklı başında (reşid bir adam)sın.”
(Hud Suresi, 11/87). Burada gördüğümüz gibi namazımızın halimizden belli olması
lazım, Hz. Şuayb gibi.
Mustafa Ulusoy'un bir kitabında şu cümleler yazıyor: “Rabbimiz diyor ki: ‘Secde et ve yaklaş!’ Bu cümlede ince bir detay var. Rab, önce yaklaş demiyor değil mi? Kalbinde
secdeye varmak için ne bir yakınlık ne bir istek ne de bir lezzet bekliyor
senden. Tersine önce secde bekliyor. Sonra yakınlaşma geliyor dikkat ettiysen.“
Bazı insanlar namaz kılınca bütün problemlerim geçecek artık
çok güzel olacak gibi düşünebiliyor fakat öyle olmayabiliyor. Namazı, namaz bilinciyle
kıldığında bir kıvama ulaşacaksın, problemlere bakış açın değişecek ve bu durum da insana psikolojik olarak bir rahatlama sağlamaktadır. Duyguları kontrol etme
mekanizmasıdır adeta namaz.
Namaz hayattan ayrı değildir. Namazda selam verdikten sonra
dahi biz namazdan çıkmıyoruz. Ve yine hayat namazdan ayrı değildir.
Ve şunu asla unutma iki namaz arasında öleceğiz.
-MAVİKALEM-
Kaynaklar:
Senai Demirci – Hz. Şuayb (a.s) kıssası
0 yorum:
Yorum Gönder