ALLAH HİÇ KİMSEYE TEK BEDENDE İKİ KALP VERMEMİŞTİR

, , No Comments



İslamiyet her şeyden önce bir reddiyedir. Müslüman önce لا (yok/hayır) diyerek başlar söze ve "لا إله إلا الله" Allah'tan başka hiçbir ilahın olmadığını haykırır tüm âleme. Bu yüzden ki İslam dairesi vazgeçebilenlerin mekânıdır"Allah'tan başka ilah yoktur" deyince birçoğumuzun aklına Kureyşlilerin kendi elleri ile yapıp ibadet ettikleri, acıkınca da afiyetle yedikleri putlar gelir. Put, günümüzün problemi değildir, çünkü biz yalnızca Allah'a ibadet ederiz! Sanırım bu noktada biraz düşünüp kendimizi hesaba çekmemiz gerekiyor: Gerçekten öyle mi? Biz kendi ellerimizle kendimize putlar inşa etmiyor muyuz? Bizim ibadetimiz yalnızca Allah'a mı? 
  
     "İnsanlardan kimileri vardır ki, Allah'tan başka bazı varlıkları Allah'a denk sayar da 
 bunları Allah'ı sever gibi severler. İman edenler ise en çok Allah'ı severler." 
Bakara Suresi 165        
  
            Allah'tan fazla değer verdiğimiz her şey bizim putumuzdur. Evet, biliyorum Allah'tan başka hiçbir şey senin için Onun kadar önemli değil! Öyleyse şu soru üzerine biraz düşünelim: Birinin size değer verdiğini nasıl anlarsınız? Değer vermek çaba, fedakarlık ve zaman ister. Değer verileni düşünmeyi, onun sözünü her şeyden üstün tutmayı gerektirir. Sahabe, Peygamber Efendimiz'i (sav) dinlerken adeta başlarında bir kuş varmış da uçup gidecekmiş gibi pür dikkat dinlermiş, Onlar (ra.hüm) bir ayet, bir hadis duyduklarında yaşamlarını yeniden inşa edermiş. Hayatları ayetten/hadisten öncesi ve sonrası diye ayrılırmış. İşte aşk budur, değer böyle verilir. Şimdi dönelim bize. Biz neye değer veriyor, neleri put ediniyoruz? Eğer tüm zamanını sosyal medyada harcıyorsan o senin putundur. Başarı, fenomenlik, iş, para için yırtınıp günde beş kere sana yapılan çağrıya kulak vermiyorsan bunlar birer puttur artık. Eğer güzellik uğruna Allah'ın haram kıldıklarının peşinden koşuyorsan güzellik senin putun olmuştur. Telefonun yere düştüğünde kalbin bir harama yaklaştığı zamankinden daha çok korkuyorsa telefonun artık tapındığın bir puttur. Peşinden koşulan tüm bu curcuna eğer seni Allah'a yaklaştırmıyorsa ve hatta seni Allah yolundan alıkoyuyorsa her biri birer puttur. 
            Bugünün putlarından biri de bilimdir. Elbette demek istediğim şey; bilimle uğraşmayalım, sadece bilimdeki gelişmeleri oturup izlemekle yetinelim değil. Aksine Müslüman, elinden gelenin en iyisini yapmakla mükelleftir. İslam bizi sonuçtan değil ama fiilden sorumlu tutar. Tarih boyunca İslam Medeniyeti bilimle ilgilenmiş ve hatta bugünkü bilimin temelini atmıştır. Nobel ödüllü Fransız Fizikçi Pierre Curie şu sözleri ile bunu çok güzel ifade eder: “Endülüs'ten bize otuz kitap kaldı, atomu parçalayabildik. Eğer yakılan bir milyon kitabın yarısı kalmış olsaydı, çoktan uzayda galaksiler arasında geziyorduk” Yani evet, Müslüman bilimle ilgilenmeli hatta bilime yön vermelidir. Fakat ASLA bilimi ilahlaştırmamalı Müslüman'ın ilk kaynağının Kur'an ve sünnet olduğunun bilincinde olmalıdır. Biliriz ki Kur’an-ı Kerim ayeleri tek bir zamana, tek bir millete değil; tüm zamanlara ve tüm alemlere hitab eder. Bilim ayetlerin zıddını dahi iddia etse biz Kur’an’dan şüphe etmeyiz. Biliriz ki bilim sürekli değilen ve kendini yenileyen bir sistemdir. Biz sünnetleri bilim destekliyor diye değil alemlere rahmet olarak gönderilen sevgili öyle yaptı diye yerine getiririz. Bilimsel kanıtları imanımızı kuvvetlendirmek için araştırabiliriz, bunları gayrimüslimlere İslamın hak din olduğunu kanıtlamak için de kullanabiliriz. Fakat niyetimiz sadece en sevgilinin ayak izlerini takip etmektir. Bu nedenle sünnete mantığını kavrayamasak da bilim tam tersini iddia etse de sımsıkı sarılırız. Çünkü aşk zihnimin değil gönlün işidir ve aşık maşukunun peşine düşmeye mahkumdur.  


"Allah hiç kimseye tek bedende iki kalp vermemiştir. " 
                                                                            Ahzab Suresi 4. Ayet.        
   
-SİYAHKALEM- 

0 yorum:

Yorum Gönder