Seveceği birini bulmak için dünyayı dolaşan Narcissus adında yakışıklı bir adam varmış. Bir gün bir nehrin kenarında otururken kendi yansımasını görmüş ve aşık olmuş. Gördüğü yansımadan uzak kalamadığını düşününce maalesef boğulmuş. Öldüğü noktada bir Nergis (Narcissus) çiçeği bitmiş... Bu tabii ki bir efsane. Ama narsizmin ana fikrini çok güzel anlatıyor.
Narsizmin psikolojik tanımı: büyüklenme, kendini üstün görme, kendini daha güzel, daha akıllı ve diğer insanlardan daha önemli, özel görme, çok beğenilme isteği, kendi çıkarları için başkalarını kullanma, empati yapmada sorun yaşama...
Üç çeşit narsistik bozukluk vardır, bunlar:
-Teşhirci narsistik bozukluk: Günlük hayatta en çok bilinen ve konuşulan bu türde insanlar dışadönük, baskın, bencildirler ve ilgi çekmek isterler.
-Gizli narsistik bozukluk: Bu kişiler içe kapanık ve sessizdirler. Kendilerini kolayca tehdit altında hissedebilirler veya yetersiz görebilirler ve bencil davranabilirler.
-Değersizleştirici narsistik bozukluk: Hastalık tanımına giren kısım yani narsizmin daha uç bir biçimidir bu. Toplumun yüzde bir veya ikisi’nde bu tanı vardır ve daha çok erkekler’de görülür. Bu tipler ek olarak daha saldırgan olabilirler.
Bizim bugün bahsedeceğimiz günümüzde herkesin bildiği ve konuştuğu narsizm yani teşhirci narsistik bozukluk.
Peki narsizm neden kaynaklanır? Çocuklarını sürekli pohpohlayan aileler çocuklarında teşhirci narsistik bozukluğun gelişmesine neden olurken, soğuk, kontrolcü ebeveynler ise gizli narsistik bozukluğun gelişmesine neden olabilir.
Batı kültüründe insanlar gittikçe bireyselleşiyor. Çocuklara gittikçe daha benzersiz isimler koyuluyor. Bu demek oluyor ki bizler gittikçe narsist kişiler oluyoruz. Şimdi ki genç yetişkinlerimize baktığımızda yaklaşık 30-40 sene önceki gençlere kıyasla çok daha narsistler. Amerika’da 1950’de “ben önemli bir insanım” sorusuna verilen ‘evet’ cevabı %12’idi. Şimdi ise bu oran %80’i geçiyor. Evet, Amerika çok uzak Türkiye’den ama bizde gittikçe onlara benzediğimiz için Türkiye’nin de o rakamlara yaklaşmış olabileceğini düşünüyorum.
Hollanda’da ebeveynlerin çocuk büyütme tarzlarının incelendiği bir araştırma yapılmış. 7-10 yaş arasındaki çocuklar ve ebeveynler bir kaç sene takip edilmiş. Bu yaş aralığı da narsizmin başlayabileceği bir yaştır. Araştırma sonuçlarında şunu fark ediyorlar: Anne-babalar çocuklarını çok fazla grandiyöz* beklentilerle büyüttükleri görülüyor. Yani çocuklar yalnızca ebeveynlerinin istek ve beklentilerini yerine getirdiği taktirde övgü alıp sevgi görüyorlar. Bu çocuklar gittikçe narsist bireyler haline gelmişler. Tabi ki bu her çocuk için geçerli değil ama dikkat çekici bir bağlantı var ortada. Fakat anne-babanın grandiyöz beklentileri olmadığında, çocuğu olduğu gibi kabul ettiklerinde narsistik özelliklere pek rastlanmamış. Yani kendilerini diğer insanlardan daha üstün görme gibi düşünceleri yokmuş.
Ek bilgi olarak şunu söylemek istiyorum: Hollanda’da ilköğretimde çocuklara ilk öğretilen kelime “BEN” kelimesidir. Bundan yaklaşık 50 sene önce “ay” ya da “gül” gibi kelimeleri ilk öğretiyorlardı. Ama yaklaşık 30 sene önce bu “BEN” kelimesine dönüştü. Neden böyle yaptıklarını ben de bilmiyorum ama ince bir mânâ yatabilir bunun altında diye düşünmekteyim.
Narsizmin pozitif yanları da var diyorlar mesela başarı oranının artması, hedefine odaklanmak vs. gibi. Bu doğru olabilir fakat ben pek bir pozitif yön olduğunu düşünmüyorum. Tabii her insanda kendini sevme, kendine değer verme vs. gibi özellikler vardır. Bunda bir problem yok ama çok abartıldığında tehlike noktasına gelebiliyor. Fakat Empati yapamayan bir toplumdan ne kadar başarı beklenebilir? İnsanlara yardım etmek, kalplere dokunabilmek kadar güzel birşey yok bu hayatta. Anne-babalar çocuk yetiştirirken gerçekten çok dikkat etmeliler. Ailelerin sıcak kalpli, alçakgönüllü, yardımsever çocuklar yetiştirebileceğine inanıyorum.
Herkesin en güvendiği kişi, dünyada bir çok kitapta ilk sayfada yer alan, alçakgönüllülükte eşi benzeri olmayan kişi ne diyor sizce?
“Alçak gönüllülük göstereni Allah yüceltir” buyuruyor Hz. Peygamber (sav).
Hz. Mevlana da şöyle buyuruyor: “Tevazu ve alçakgönüllülükte toprak gibi ol.”
Narsistler bu olumsuz özelliklerini iyileştirebilirler mi? Cevap EVET. Peki nasıl? Bu tarz kişilerde kendi davranışlarının yansımasını dürüstçe görmek ve başkalarına ilgi göstermenin, yardım etmenin herhangi bir fırsatı işe yarayabilir, örneğin psikoterapi almak veya başkalarına merhamet göstermeye çabalamak yardımcı olabilir. Tabii ki daha çok çoğaltılabilir bunlar. Rekabetin teşvik edilmesiyle günümüzde insani değerler zayıfladı. Tabii ki rekabet iyi bir şey ancak barışçıl olanı. Kişinin bir başkasıyla değil de hedefleriyle yarışması normal olan.
“Müminler birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet etmede ve birbirlerine şefkat göstermede tek bir vücut gibidir. O vücudun bir organı acı çektiğinde, bedenin diğer organları da uykusuzluk ve yüksek ateşle bu acıyı paylaşırlar.” (Müslim)
Umarım hep beraber buradaki hassas detayları yakalarız, sadece kendimizi değil karşıdaki kişiyi de düşünürüz ve bir gün bu harmoniyi yakalarız.
Kaynaklar:
https://www.nevzattarhan.com/narsizm-nedir-narsizm-kimlerde-gorulur.html
https://www.youtube.com/watch?v=arJLy3hX1E8
http://www.vuslathaber.com/narsistik-kisilik-bozukluklari-cesitleri-makale,502.html
-MAVİKALEM-
0 yorum:
Yorum Gönder