BİR İNSAN TANIDIM

, , 1 comment



Bir insan tanıdım. Onun karşısına gelip tir tir titreyen bir adama “Korkma, ben de senin gibi kuru ekmek yiyen bir kadının oğluyum.” diyordu. Ondan öğrendim insanları rahatlatmayı, konuşmayı başlatmayı, mütevaziliği ve empatiyi. 
Bir insan tanıdım. Dinlerken insanlara tüm bedeniyle dönüyor, sözünü tamamlayana kadar tüm dikkatiyle muhatabını dinliyordu. Öyle ki sevmeyenleri ona kulak lakabını takmışlardı. Onunla alay etmek, onu üzmek için. İncinen kalbine rağmen gelen herkesi yine can kulağıyla dinliyordu O, gelen kendisiyle alay edenlerden biri dahi olsa. Ondan öğrendim dinlemeyisaygı duymayıkoşulsuz kabul etmeyi. 
Bir insan tanıdım. Kuşu ölen küçük bir çocuğun evine taziyeye gidiyordu. Ondan öğrendim empati yapmayı ve insanların kalplerine dokunabilmeyi. 
Bir insan tanıdım. Önünden geçen cenazenin kime ait olduğuna bakmaksızın ayağa kalkıyor, yavrularını emziren bir köpek için ordusunun yolunu değiştiriyordu. Ondan öğrendim yaratılana saygı duymayı. 
Bir insan tanıdım. Kendisini düşman belleyenler dahi malını, mülkünü ona emanet ediyordu. Ondan öğrendim güveni ve dürüstlüğü. 
Bir insan tanıdım. Kendisine soru sormaya gelen insanı iyice tartıp tahlil ediyor. O kişinin karakterine, yaşına, bilgi seviyesine en uygun cevabı veriyordu. Ondan öğrendim iletişimin inceliklerini. 
Bir insan tanıdım. Zina yapmak istiyorum diyerek kendisine gelen gence; sen benim karşımda nasıl konuşursun, haddini bil (!) demiyor, biri senin annen veya kız kardeşinle zina yapmak istese bundan hoşlanır mıydın diye sorarak tüm babacanlığıyla mukabele ediyordu. Ondan öğrendim merhameti, empatiyi, üslubun önemini. 
Bir insan tanıdım. Çok sevdiği amcasını acımasızca öldürüp parçalayan adamı affediyor, huzuruna kabul ediyordu. Amcasının kalbini dişleriyle parçalayan kadın kapısına geldiğinde senin burada işin yok demiyor; ardından dualar ediyordu. Kendini yurdundan eden; onu aç, susuz bırakan, sevdiklerinden ayıran insanlara gücü elde ettiğinde “bugün size kınama yok” diyordu. Ondan öğrendim affetmeyi, koşulsuz kabul etmeyi... 
O, bir psikolog değildi. Kuramlar oluşturmamış, sistematik çalışmamış, bilimsel veriler ortaya koymamıştı. Zaten okuma-yazma da bilmezdi. İnsanları kabul ettiği konforlu odası, elli dakikayla sınırlandırılmış bir zaman çizelgesi yoktu. Kalbine dokunduğu insanlardan bir ücret de talep etmezdi. O (sav) bir odanın değil, hayatın psikoloğuydu. Hayatın tam ortasından, psikoloji ilminin var olmadığı zamanlarda, psikoloji ilmine ışık tutuyordu tüm yaşamıyla. 


-SİYAHKALEM-

1 yorum: